16° Parçalı bulutlu

Saplantılı dostluktan doğan bir cinayet hikâyesi

Dünya - Temmuz 5, 2023 9:57 am A A
İki kızın saplantılı dostluğundan doğan bir cinayet hikayesi

Pauline Parker ve Juliet Hulme’ın arkadaşlığı, kolay bir biçimde mektepte başladı. Pauline, Yeni Zelanda’da doğmuştu ve babasının bir balık dükkanı vardı annesi ise bir pansiyon işletiyordu.

Juliet ise ilk İngiliz hidrojen bombasının yapılmasına dayanak eden ünlü fizikçi Dr. Henry Rainsford Hulme’nin kızıydı. 

Pauline minik tefek solgun görünümlü bir kızdı ancak Juliet; uzun boylu, İngiliz şivesiyle konuşan çekici bir kızdı. İkilinin hayatları Yeni Zelanda’daki bir mektepte, beden eğitimi dersinde kesişti.

Resim: Sol taraftaki Pauline, sağ taraftaki Juliet

İki kızın saplantılı dostluğundan doğan bir cinayet hikayesi

İkili yakınlaştıkça, aralarındaki bağ daha da derinleşti. İkisi de hayal eforu yüksek kızlardı ve giderek “Dördüncü Dünya” denilen yeni bir dünya yarattılar ve Mario Lanza gibi bazı ünlüleri “azizler” olarak gururlandırdıkları bir din buluş ettiler.

Genç kızlar, Dördüncü Dünya’da geçen hikâyeler yazdı ve bir gün roman yayınlamayı hayal etti. Yavaş yavaş asıllardan uzaklaştılar ve hayal dünyasında yaşamaya başladılar.

Aynı zamanda, iki kız birbirlerine karşı derin bir takıntı geliştiriyor gibiydi. Pauline, Juliet’in evinde hayli zaman geçirmiş olsa da iki kız ayrı kaldıklarında içine kapandı ve hatta fiziksel olarak hasta oldu.

Resim temsilidir

İki kızın saplantılı dostluğundan doğan bir cinayet hikayesi

Kızların ailesi aralarında eşcinsel bir ilişki olduğunu düşünmeye başladı. O yarıyıllarda Yeni Zelanda’da eşcinsellik bir us hastalığı olarak kabul ediliyordu ve bir kabahat olarak görülüyordu.

1954 senesinde Juliet’in ebeveynleri boşanma kararı aldı ve Juliet, akrabalarıyla yaşamak için Güney Afrika’ya gideceğini söyledi. Pauline, Juliet’ten parçalamak istemiyordu ancak annesi Honorah Rieper’ın, Juliet’in onlarla birlikte yaşamasına izin vermeyeceğini öğreniyordu.

16 yaşındaki Pauline ve 15 yaşındaki Juliet, aralarında mani olarak gördükleri anne Honorah’ı öldürmek ve kaza ziyneti vermek için bir tasarı yaptı.

Pauline, annesiyle alakalı tasarılarını günlüğüne şu biçimde yazdı: Annem neden can vermiyor? Aralıksız onlarca, binlerce insan can veriyor; öyleyse neden anne ve baba da olmasın?

Resim temsilidir

İki kızın saplantılı dostluğundan doğan bir cinayet hikayesi

22 Haziran 1954’te Pauline, cinayet günü için günlüğüne “Mutlu Vaka Günü” diye yazdı. O gün, Juliet ve Pauline, anne Honorah’ıyı yürüyüş için parka davet etti. Bu yürüyüş sırasında Pauline ve Juliet, çoraplarına gizledikleri bir tuğlayla Honorah’ya yirmiden fazla darbeyle vurarak öldürdü. 

Anne can verince kızlar, yakın mesafedeki büfeye koşarak dayanak istedi ve Honorah’ın düşerek kafasını çarptığını söylediler. İlk başta doğru gibi gözükse de polisin analizi ve kanlı tuğlanın bulunması asılları ortaya çıkardı.

İki kızın işlediği cinayet ülkede bomba tesiri yarattı. Savcılık, anneyi öldürmeleri hakkında detaylar kapsayan Pauline’ın günlüğünü buldu, günlükte şöyle yazıyordu: Natürel olarak azıcık gergin seziyoruz, ancak temenninin verdiği zevk harika.

Kızların avukatı, iki kızın sanrısal bozukluk yaşladığını öne sürdü ama bu gayret duruşmada işe yaramadı. Yine iki kız arasında eşcinsel iddialar ortaya atıldı ancak her ikisi de bu iddiayı reddetti.

Resim temsilidir

İki kızın saplantılı dostluğundan doğan bir cinayet hikayesi

28 Ağustos 1954’te her iki kız da cinayetten kabahatli bulundu. Ancak henüz reşit değillerdi bu surattan ayrı cezaevlerinde 5 sene mapus yattılar.

Mapus cezaları bittikten sonra Pauline ve Juliet, tamamen ayrı hayatlar kurdu. Pauline, ismini Hilary Nathan olarak değiştirdi ve Birleşik Krallık’ta münzevi bir hayat yaşadı. Dindar bir Katolik oldu ve günlerini çocuklara ata binmeyi öğreterek geçirdi. Kız kardeşi Wendy, Nathan’ın dış dünyayla hiçbir irtibatı olmadığını ve annesini öldürdüğü için derinden pişmanlık dinlediğini söyledi.

Resim temsilidir

İki kızın saplantılı dostluğundan doğan bir cinayet hikayesi

Juliet ise çocukluk hayalini reelleştirdi. 1994 senesinde, kızlar hakkında yapılan filmin yayınlanmasının ardından gazeteciler Juliet’in adını Anne Perry olarak değiştirdiğini ve çok satan bir cinayet kitabı yazarı olduğunu keşfetti. Anne Perry, Nisan 2023’te 84 yaşına can verdi.

Pauline ve Juliet’in işlediği cinayet, bugün dahi Yeni Zelanda’da yankı buluyor. Bu yalnızca bir cinayet olmakla kalmıyor aynı zamanda hayal gücünün karanlık suratını ve yakın arkadaşlıklar hakkında da rahatsız edici düşünceleri akla getiriyor.

Resim: Juliet, yeni adıyla Anne Perry

Kaynak: All Thats Interesting

Dünya - 9:57 am A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.