18 Kasım Cuma hutbesi konusu: ‘İman ve İstikamet’

Hutbe, cuma namazının sahih ve kabul olmasının koşullarından biridir. Cuma hutbesi cuma namazının farzıdır. Cuma hutbesinin ehemmiyeti bilen Müslümanlar, bu haftaki cuma hutbesinin konusunu merak edip inceliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu haftaki Cuma Hutbesi konusunu; ‘İman ve İstikamet’ olarak tanımladı. İşte 18 Kasım 2022 Cuma hutbesinin metninin tamamı… İMAN VE İSTİKAMET   Ashab-ı kiramdan birisi, Peygamber Efendimiz’e s.a.s gelerek “Ya Resûlallah! Bana İslam hakkında öyle bir şey söyle ki bu mevzuda başka hiç kimseye soru sorma lüzumu hissetmeyeyim.” dedi. Allah Resûlü sas ona şöyle emretti  قُلْ : آمَنْت باللَّهِ: ثُمَّ اسْتَقِمْ “Allah’a iman ettim de! Sonra Da Dosdoğru Ol!” 1 Cenâb-ı Hak, yaratılmışların en şereflisi olan insanı yeryüzünde halife kılarak kendine muhatap kabul etmiştir. Huzurlu bir hayat için onu us ve istem gibi iki büyük nimetle süslemiş, peygamberler ve kitaplar yollayarak da ona dosdoğru yolu göstermiştir. İşte bu yol, imanın kılavuzluğunda, iman ve terbiyenin hoşluğunda, sınırları bizzat Yüce Allah tarafından çizilen ve istikamet üzere yürünen yoldur. İstikamet, imanı, imanı, nezaketi, sosyal ve ticari ilişkileri hâsılı hayatın her anını ve alanını abluka eten bir kavramdır. İmanda istikamet, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed Mustafa’nın s.a.s son peygamber olduğuna, meleklere, peygamberlere, kitaplara, ahirete, kaza ve mukadderata gönülden inanmaktır. İmanda istikamet, اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ “Ey Rabbimiz! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden destek dileriz.” 2 ayeti gereği sadece Allah’a kulluk etmektir. Bizi Rabbimizin rızasından alıkoyacak makûsluklardan uzak durmaktır. İmanlarımızı, her türlü riya ve gösterişten temizleterek sadece Allah’ın rızasını arz etmektir. Cenâb-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle emretmektedir: “Elif-lâm-mîm. İnsanlar, sınavdan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demekle vazgeçileceklerini mi sanıyorlar? Andolsun, biz onlardan evvelkileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; O, palavracıları da kesinlikle ortaya çıkaracaktır.” 3 Bu ayetler bize öğretmektedir ki iman kuru bir sözden ibaret değildir. Özümüzle sözümüzle, tüm benliğimizle istikamet üzere hayata çabayıdır. İstikamet, imanla verdiğimiz söze sadık kalmaktır. Hayatımızı Cenâb-ı Hakkın emir ve yasaklarına göre tanzim etmektir. Sevgili Peygamberimizi gönülden sevmek, onun gibi dosdoğru, emin ve yüce bir edep üzere olmaktır. İstikamet, imanın bize yüklediği sorumlulukların farkına varmaktır. İmanları aksatmamak, anne ve babalık, eş ve evlatlık, komşu ve akrabalık görevlerini yerine getirmektir. İstikamet,  Rabbimizin فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” 4 emrine uygun bir ömür geçirmektir. Palavra ve şikeye, kandırma ve haksızlığa asla tevessül etmemektir. İstikamet, Allah’ın koyduğu helal ve haram miktarlarına titizlikle uymaktır. Ahlak ve namusu, onur ve haysiyeti muhafaza etmektir. İstikamet, her zaman helal dairesinde yaşamaktır. Alkol ve kumara bulaşmamak, faiz, kul ve kamu hakkı yememektir. Hâsılı istikamet, hesabı verilebilir bir hayat yaşamaktır. Ne bir kimseye hasar vermek, ne de kimseden hasar görmektir. Elinden ve dilinden emin olunan bir Müslüman olmaktır. Ne mutlu, hayatını iman, iman ve edep ile süsleyenlere. Ne mutlu, ömrünü hayırlı işlerle bereketlendirenlere. Ne mutlu, Allah’ın rızası doğrultusunda yaşayıp istikametten parçalamayanlara. Geçen hafta ulus olarak terörün karanlık suratına bir kere daha tanık olduk. Şu husus unutulmamalıdır ki; vatanımıza, halkımıza, kıymetlerimize saldıranlar dün olduğu gibi bugün de yarın da asla lekeli amaçlarına erişemeyecektir. Terör örgütleri ve arkalarındaki şer odakları, birlik ve beraberliğimize, kardeşlik ve dayanışmamıza asla hasar veremeyecektir. Bu vesileyle İstanbul’da asıllaştırılan bu menfur saldırıda ölüm eden kardeşlerimize Yüce Rabbimizden rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına ve aziz halkımıza sabır ve başsağlığı diliyorum. Cenâb-ı Mevlâ, devletimizi ve halkımızı her türlü makûsluktan, hıyanet ve şerlerden muhafaza eylesin. 1 İbn Hanbel, III, 413. 2 Fâtiha, 1/5. 3 Ankebût, 29/1-3. 4 Hûd, 11/112. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü