Birçok kişi inanmasada sihir ve eşi hadiselere inanan milyonlarca insan bulunmaktadır. Gerçekliği bilinmesede bu işlerle uğraşan büyük bir bir kesim bulunmaktadır. Yurttaşların merak ettiği mevzular arasında sihirin gerçekliği var mıdır ve bu stil işler ile uğraşan kişilerin dini bakımdan gidişatları nedir sorusu yer alıyor. Mevzu hakkında internette araştırma yapanlar Diyanet İşleri Başkanlığı Dişleri Yüksek Kurulu’nun sitesinde bu soruya cevap aradılar. Peki Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yanıtı ne oldu? İşte merak edilen sorunun yanıtı.. Sihirin hakikati var mıdır? Bu işlerle uğraşanların dinî bakımdan gidişatları nedir? Sihir veya sihir literatürde el aceleliği, göz boyama ve yaldızlı sözler söyleme yoluyla gerçekleştirilen hile ve kandırma işi ya da iblisle yakınlık kurup ondan takviye alma ve nesnelerin şeklini değiştirme iddiası şeklinde belirlenmiştir. Sihir faaliyetlerinin, dini kıymetlerle bir bağlantısı olmadığı gibi bu işlerle uğraşanlar nezaketi bir emel de korumazlar. Bu cins uğraşılardaki temel hedef, çıkar sağlamaktır. Kur’an-ı Kerim’de sihir olgusuna atıfta bulunulmuş Bakara, 2/102; A’râf, 7/116; Tâhâ, 20/66, Hz. Peygamber de s.a.s. sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İmân, 145. Büyücülerin her şeyi bildiği, muvaffak olamayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar İslam’a terstir. Bu surattan bazı müslüman bilginler, gerçekliği bulunmayan bir kandırmaca ve safsata olduğu mazeretsi ile sihrin gerçekliğini reddetmişlerdir Bkz. Cassâs, Ahkâmu’l-Kur’an, I, 50; Nevevî, Ravda, IX, 128, 346. Sihire maruz kalan bir kişi, deva olarak Hz. Peygamberin önerdiği korunma usulleri ile yetinmeli, cinci ve üfürükçülerin tuzağına düşmemelidir. Kendisine sihir yapıldığını sanan ruhsal problemli insanların hekim veya psikiyatri uzmanına başvuru etmeleri uygun olur.