Kuruluş Osman Germiyanoğulları Yakub Bey kimdir? Osmanlı dönemindeki Germiyanoğulları hakkında bilgiler…Osmanlı döneminde var olan beyliklerin hangileri olduğu sorgulanıyor. Kuruluş Osman dizisinde Germiyanoğulları ön tasarıya çıktı. Tarihte Yakub Bey’in kim olduğu merak ediliyor. Tarihi diziler ve filmlerde Germiyanoğulları ismi sıkça geçer. Peki ama Yakub kimdir? Kuruluş Osman dizisinde Germiyanoğulları beyi ilgi gördü. Yakub Bey dizi ve filmler başta olmak üzere kitaplarda da yer almaktadır. Birçok kişi de Yakub Bey isminin tarihteki önemini inceliyor. Peki ama Yakup Bey kimdir? Germiyanoğulları kimdir?
Kuruluş Osman dizisinin 113. kısmından itibaren Germiyanoğulları dikkat çekti. Germiyanoğulları beyliğinin liderliğini Yakub bey yapmaktadır.
İslam Ansiklopedisinde şu bilgiler yer alır:Germiyanlı Kerîmüddin Alişîr’in oğludur. Hakkındaki ilk kayda Ankara Kızılbey Sırçaii minberinin 699 1299 tarihli tamir kitâbesinde rastlanır. Buradan Selçuklular’a bağlı olarak Ankara’da karar sürdüğü, nüfuz alanını Kırşehir’e kadar uzattığı anlaşılır. Muhtemelen 1300 senesinden itibaren bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Yâkub Bey devri Germiyanoğulları’nın en parlak dönemini teşkil eder. XIV. asrın başlarında kuzey komşuları Osmanlılar hariç, Aydın ve İzmir yörelerine uzanan Antalya, Isparta çevreleriyle yukarıya Sakarya havzasını içine alan geniş bir bölgedeki Türk beyleri Germiyanoğulları’na bağlıydı Varlık, s. 31-35. İbn Fazlullah el-Ömerî, Germiyan hükümdarının Türk meliklerinin en büyüğü olup hepsinin memleketine hükmettiğini, hükümet merkezinin Kütahya olduğunu bildirmektedir. Yine Haydar Uryan’dan naklen Germiyanoğulları’nın 40.000 atlı askerinin bulunduğunu yazmaktadır. Cenevizli Balaban’dan naklen de Germiyan beyliğinin savaş zamanlarında 200.000 süvari ve piyade askerini teçhizatlı şekilde çıkarabildiğini kaydetmektedir Mesâlik, s. 35. Bu son sayının Germiyanoğulları’na tâbi Aydın, Menteşe ve Saruhan kuvvetlerinin tamamını ihtiva ettiği ileri sürülmektedir. Yâkub Bey zamanında Bizans’tan her sene 100.000 dinar vergi ve bazı kıymetli eşyanın geldiği de bilinmektedir. Yâkub Bey’in büyük hükümdarlar gibi emîrleri, vezirleri, kadıları, hazineleri ve konakları olduğu, sultanlara mahsus her şeye sahip bulunduğu söylenmektedir. Kendisi Ankara Kızıl Bey Sırçaii’nin kitâbesinde “el-emîrü’l-ecellü’l-kebîr” lakabıyla anılmaktadır. Bizans tarihçisi Gregoras, Germiyanlı Alişîr’in Alisurios İç Firikya’nın büyük bir kısmını ve Philadelphia’yı Alaşehir, Menderes çayı civarında yer alan Antiokhia bölgesini ele geçirdiğini yazar. Buradan Alişîr oğlu Yâkub Bey’in Bizanslılar’la savaştığı ve Menderes civarında fetihler gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Yâkub Bey, Menderes nehri yakınlarındaki Tripolis şehrini aldıktan sonra Alaşehir’i abluka etti, bu abluka etmede Sasa Bey ile Aydınoğlu kuvvetleri de hazır bulundu. Bu gidişat karşısında Bizans imparatoru Küçük Asya’da kalan son arazi parçalarını kurtarmak için teşebbüse geçti, paralı bir askerî birlik olan Katalan kuvvetlerini bu bölgeye gönderdi. Bunlarla yapılan savaşta 1304 Germiyan ordusu 8000 süvari ile 12.000 piyadeden alana geliyordu. Ancak Germiyanlılar az sayıda olmakla birlikte profesyonel askerlerden alana gelen Katalanlar karşısında yenilgiye uğradı Lebeau, XIX, 42. Yâkub Bey, Alaşehir’i ele geçiremeden geri çekildiyse de 714’te 1314 burayı haraca bağladı.Daha sonra Yâkub Bey subaşısı olarak bilinen Aydınoğlu Mehmed Bey’i İzmir yöresine gönderdi. Menteşe Bey’in damadı Sasa Bey de bu yöreye daha evvel gelmiş ve Tire ile Ayasuluk’u alıp Sakız adasını da yağmalamıştı. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin torunu Ulu Ârif Çelebi, Birgi’yi ziyareti sırasında Aydınoğlu Mehmed Bey’den Yâkub Bey’in subaşısı diye söz eder Eflâkî, II, 947. Ulu Ârif Çelebi’nin Ladik Denizli şehrini ziyaretini anlatan Eflâkî, Germiyan Emîri Alişîr oğlu Yâkub’un Ladik civarında Alâmeddin pazarı bölgesinde ordugâh kurduğunu bildirir. Yâkub Bey’in Denizli yöresinde ordugâh kurması Denizli’deki İnançoğulları Beyliği’nin Germiyanlılar’a tâbi olduğu şeklinde açıklanmıştır Köprülü, II, 412. Ulu Ârif Çelebi, ziyareti esnasında Yâkub Bey’in kendi köleleriyle uğraşıp onunla ilgilenmediğine üzülerek oradan ayrılmasının hemen ardından adamlarını gönderip özür dilediği belirtilir. Daha sonra Ulu Ârif Çelebi, Kütahya’ya geldiği zaman Yâkub Bey kızını kucağına alıp gelmiş ve ona arza olmuştur Eflâkî, II, 946-947. Yâkub Bey, 1314’te Anadolu beyliklerini itaat altına almak için İlhanlı Hükümdarı Olcaytu Han tarafından gönderilen ve Erzincan-Sivas arasında ordugâh kuran Emîr Çoban’ın yanına giderek ona bağlılığını bildirmek zorunda kaldı. İlhanlılar’ın Anadolu valisi Çobanoğlu Timurtaş, Hamîdoğlu Feleküddin Dündar Bey ile Eşref oğlu Süleyman Bey’i katledip Karamanoğlu’nu güçle itaat altına alınca Karahisar emîri Yâkub Bey’e sığındı; Timurtaş bu gidişata müdahale edemedi. Ardından Karahisar emîri Yâkub Bey’e damat olarak vaziyetini kuvvetlendirdi ve Germiyanlılar’ın Karahisar valiliğini yapmaya başladı. Yâkub Bey’in bundan sonra kuzeydeki komşusu Osmanlılar’la da arası açıldı. Osmanlı kaynaklarında yer alan rivayete göre Yâkub Bey’den teşvik gören Çavdar Tatarları, Orhan Gazi’nin Eskişehir’de bulunmasından yararlanarak Osmanlı topraklarına saldırmış, Karacahisar şehrini ve pazarını yağmalamıştı Neşrî, I, 87, 120. Bu vakalar sırasında çıkan savaşta Germiyanlılar yenilgiye uğramıştı.Kaynaklarda bunların dışında Yâkub Bey hakkında bilgi yoktur. Onun vefat tarihi de belli değildir. Ṣubḥu’l-aʿşâ’daki bir kayıttan VII, 281 Yâkub Bey’in 741’de 1340 Mısır ile mektuplaştığına dair bilgi mevcuttur. Onun Mûsâ isimli bir oğlu olduğu da bir vakfiye sûretinde belirtilir Varlık, s. 96. Evliya Çelebi, Yâkub Bey’in Kütahya’da Hıdırlık tepesinde defnedildiğini yazar Seyahatnâme, IX, 17. Yâkub Bey’den sonra yerine oğlu Mehmed Çahşadan Bey geçti. Yâkub Bey’e ait 721 1321 tarihli bir vakfiye sûreti mevcuttur VGMA, Mücedded Anadolu Defteri, nr. 6-592, s. 139, sıra nr. 116. Bu vakfiye Uşak kazasında tesis edilen bir zâviyeye ait olup burada ayrıca Hacimköy ve etrafındaki diğer vakıf arazileri ve sınırları tesbit edilmektedir. Öte yandan Yâkub Bey döneminde edebî ve ilmî faaliyetlerin çoğaldığı, Kütahya’nın bir beylik merkezi olarak gelişme gösterdiği belirtilir.