Bembeyaz suratı ve kıpkırmızı dudaklarıyla Kraliçe I. Elizabeth’in portresini belirli görmüşsünüzdür. Bu, ilk bakışta kendisinin soylu olduğunu göstermek isteyen bir kraliçenin gayreti gibi gözükebilir ancak öyle değil.
İngiltere kraliçesi 1. Elizabeth, 10 Ekim 1562 senesinde çiçek hastalığını tutuldu; uzun zaman ateşler içinde yattı. Kraliçe hastalığı atlattı ancak hastalık suratında büyük ve kalıcı bir yara izi vazgeçti.
Bu yalnızca kraliçenin fiziksel görünümünü değiştirmedi ayrıca birçok insanın eleştirisine ve suçlamasına da maruz kaldı. Yanılgıları örtme ve önemli yara izini gizleme hevesiyle dolup taşan Elizabeth, beyaz mermi ve sirkeden oluşan bir Venedik kozmetik mahsulü olan ceruse’ye yöneldi. Bunu tüm suratına ve boynuna uyguluyordu.
Ancak gözden kaçan bir ayrıntı vardı; mermi cilde uygulanmaması gereken bir maddeydi; saç dökülmesi, cilt bozulması hatta mermi zehirlenmesine yol açarak vefata neden olabilirdi.
Kraliçenin suratı giderek kötüleşti; kötüleştikçe gizlemek için karışımı daha da güçlendirdi. Makyajını haftada bir yeniletiyordu ki bu vaziyeti daha güçe sokuyordu zira mermi yavaş yavaş cildine dağılıyordu.
Tarihçiler, Elizabeth makyajını çıkardığında, onun yumurta kabukları, şap ve cıvadan oluşan bir karışım daha kullandığını düşünüyor. Bununla birlikte, kraliçenin kırmızı dudakları için kullandığı boyada da cıva bulunuyordu.
Cıva, cilde değmemesi gereken ikinci maddeydi ancak kraliçenin rutininde bolca bulunuyordu. Cıva zehirlenmesinin yan etkileri arasında hafıza kaybı, asabiyet ve bunalım bulunuyor ki bunlar da kraliçenin yaşamını kaybetmeden evvel yaşadığı son semptomlardan kimileri.
Elizabeth’in 1603’teki vefatına bütün olarak neyin yol açtığı belli değil, kanser ve hatta zatürre olabileceği tahmin ediliyor. Us sıhhati olarak çok iyi olmayan kraliçenin sevdiklerini kaybetmesiyle yaşadığı derin efkâr, vaziyeti daha da kötüleştirmişti.
Bununla birlikte, hem mermi hem de cıvanın giderek artan dozlarının, kraliçenin karışık rahatsızlıklarına ve arttan gelen vefatına katkıda bulunduğu fikrine kesin olarak bakılıyor.
Kaynak: Mirror