Kayseri’de yaşayan 72 yaşındaki emekli Mehmet Canleblebici, pandemi yarıyılında eve kapanınca kendine uğraş aradı. Gençlik senelerinden bu yana hobi olarak ahşaptan oyuncak yapan Canleblebici, çocukların natürel oyuncaklarla oynayarak sıhhatlerini gözetmek için kolları sıvadı. Mehmet Canleblebici, birbirinden hoş ahşap malzemeler üretirken, hobi olarak başladığı işte siparişlere yetişemiyor. Kayseri’de salgında hobi olarak başladığı ahşap oyuncakçılığında siparişlere yetişemiyor – Pandemi yarıyılında caddeye çıkma yasağı olunca konutta oturmaktan bunaldığını söyleyen Mehmet Canleblebici, evinin altında bulunan iş yerini ahşaptan oyuncak üreterek değerlendirmek istediğini ifade etti. Mehmet Canleblebici, “Bu işe pandemi ile beraber hobi olarak başladım. Daha evvelden de bir şeyler yapardım ama iş sonradan ilerledi. Son zamanlarda siparişe yetişemez oldum. İş ticarete dönüştü. İnsanlarda artık bu tahtanın hasarı olmadığını, plastiklerden daha sıhhatli olduğunu kavrayıp, takdir etmeye başladılar. Şu anda siparişe yetişemiyoruz. Baya fazla bir istek var. Pandemi de caddeye çıkma yasağı olunca konutta oturmaktan bunaldığım için konutumun altında bulunan dükkanımı bu biçimde değerlendirmek istedim. Zira bu iş konutta yapılacak bir iş değil. Fazla biçimde talaş tozu var. Dükkan müsaitti ve burada yapmaya başladım. Bu biçimde zamanımı geçirdim. Şu anda genelde objeler ve daha öncekinden oynamış olduğumuz oyuncaklar gibi şeyler üretiyorum. Bunların dışında genelde zihin oyunlarını seçim ediyorum. Çocukların söküp, yakabilecekleri biçimde oyuncaklar düşünüyorum. Burada en büyük kasvetimizde ahşam bulamamamız. İstediğimiz ahşaba erişemiyoruz. Yaş ağaç olunca bir sürü emek veriyoruz. Buna rağmen çatlıyor veya orijinalliği bozuluyor” ifadelerini kullandı. Ürünlerin çok fazla el emeği istediğini belirten Canleblebici bu sebeple siparişlere yetişmekte zorlandığını dile getirerek, laflarına şu biçimde devam etti: “Şimdi bu zihin oyunu dediğim oyunalar genelde internetten gördüğüm veya gelen yurttaşların arzu ettiği şeylerden kaynaklanıyor. Yaşlı dostların anlattığı şeyleri burada değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu atölyeye girdiğim zaman dünya ile bağlantım kesiliyor. Gayet güzel ve rahat bir iş. Zira şekillenmemiş bir şeyden hoş bir şeyler elde etmek, insana haz veriyor. Burada bitkinlik sezmiyorum. Bütün tersi dört mısra dinleniyorum. Ürettiğim ürünleri görünce bu işin ticaretini yapan bireyler gelmeye başladılar. Onlar da birer tane değil de sayı olarak daha fazla istediler. Ancak tamamen elden yapılan ürünler olduğu için yetiştirmek için mücadele gösteriyorum. Yetiştirmekte de baya zorlanıyorum. Yalnız çalışıyorum. Yurttaşların bu işi bilmesini isterim ancak bu işi sıcak bakan çok şahıs yok. Zira işin tozu, talaşı çok fazla. Evet ürün yapıldıktan sonra çok hoş ama yapılma düzeyinde baya zorlanıyoruz. Maskesiz çalışmamama karşın yeniden de zaman zaman soluk darlığı sürüklüyorum.”