2016 senesinde, kimliği saklı yakalanan 44 yaşındaki bir Fransız adam bilim dünyasını alt üst etti. Beyninin yüzde 90’ı zarar görmüştü ama buna karşın konutlu ve iki çocuk babasıydı hatta memur olarak çalışıyordu. Gidişatına karşın rastgele bir meseleyi yoktu yalnızca 75 IQ gibi ortalamadan azıcık düşük bir zihne sahipti.
Evvel hekime sol bacağındaki hafif cılızlıktan şikâyet ederek gitti. Beyin taramaları kafatasının çoğunlukla akışkanla dolu olduğunu ve beyninin iç kısmının neredeyse tamamen eskiyerek reel dokudan yalnızca ince bir dış katman kaldığını ortaya çıkardı.
Hekimler, adamın beyninde hidrosefali olarak öğrenilen akışkan birikmesi olduğunu ve 30 sene süresince devam ederek beyni yıprandırdığını düşündü.
Bu gidişat, adam henüz bir bebekken teşhis edilmiş ve stent ile rehabilitasyon edilmişti ancak 14 yaşındayken stent çıkarılmıştı.
Bilim, bunun nasıl asıllaştığına dair kesin bir cevap veremiyor. Ancak Belçika’daki Université Libre de Bruxelles’den öğrenişsel psikolog Axel Cleeremans’ın bir kuramı var.
Cleeremans’a göre; beyin, şuurla doğmuyor. Şuur tekerrür tekerrür biliniyor. Daha sade bir ifadeyle; beyin, bir biçimde yaşamanın ve bilmenin yolunu buluyor.
Cleeremans, beynin aralıksız ve şuursuzca kendi faalliğini kendisine yine belirlemeyi bildiğini ve bu açıklamaların şuurlu tecrübenin esasını oluşturduğunu iddia ediyor.
Kaynak: Science Alert