Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ülkesinin “Avrupa güvenliğinin garantörü” olmak için adımlar attığını söyledi. Scholz, Foreign Affairs mecmuası için kaleme aldığı yazıda, Almanya’nın yeni güvenlik taktiğinin ana maksatlarını ortaya koydu. Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın Avrupa için bir dönüm noktası olduğunu ve Almanya’nın güvenlik siyasetinde büyük bir farklılığa yol açtığını belirten Scholz, ülkesinin korunmaya daha fazla yatırım yapacağını ve yeni tehditlere karşı NATO içinde daha fazla mesullük üstleneceğini kaydoldu. Ülkesinin Avrupa güvenliğinin başat oyuncularından biri olma gayesini ortaya koyan Scholz, “Almanya için hayati rol, ordumuza yatırım yaparak, Avrupa korunma sanayisini kuvvetlendirerek, NATO’nun doğu kanadındaki askeri varlığımızı artırarak ve Ukrayna’nın silahlı güçlerini eğitip donatarak Avrupa’da güvenliğin ana sağlayıcılarından biri olarak öne çıkmaktır.” ifadesini kullandı. Scholz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i beynelmilel hukuku ihlal etmekle ve Avrupa’nın barış etrafını bozmakla yargılayarak, “Emperyal bir efor olarak hareket eden Rusya şimdi hudutları güçle yine çizmeye ve dünyayı bir kere daha bloklara ve tesir alanlarına ufalamaya çalışıyor.” değerlendirmesinde bulundu. “Dünya Putin’in istediğini yapmasına izin vermemeli; Rusya’nın rövanşist emperyalizmi durdurulmalı.” ifadesini kullanan Scholz bir barış uyuşmasının Ukrayna’nın dominantlığına ve toprak tamlığına saygı göstermesi ve Kiev’in gelecekte kendini korunma marifetini güvence altına alması gerektiğinin altını çizdi. Scholz, “Ortaklarımızla koordinasyon içinde, savaş sonrası mümkün bir barış uyuşmasının bir parçası olarak Ukrayna’nın güvenliğini sürdürecek tertip etmelere erişmeye hazırız.” ifadesine yer verdi. Almanya Başbakanı Scholz, dünyayı rakip bloklara ufalayacak yeni bir soğuk savaş ihtarında bulunarak, günümüzün çok kutuplu dünyasında meselelerin çözümü için daha fazla diplomatik mücadele gösterilmesi çağrısında bulundu. Çin ile gelecekteki ilişkiler hakkındaki görüşlerini açıklayan Scholz, günümüzün çok kutuplu dünyasında değişik ülkelerin ve idare modellerinin efor ve nüfuz için rekabet ettiğini ve bazı analistlerin dünyanın Amerika Birleşik Devletleri ile Çin’i karşı karşıya getirecek yeni bir soğuk savaşın eşiğinde olduğunu zannettiğini belirterek, “Ben bu görüşe katılmıyorum. Bunun yerine, şahit olduğumuz şeyin, globalleşmenin istisnai bir safhasının sonu olduğuna inanıyorum. Çin ekonomik olarak güçlü ve politik olarak iddialı bir oyuncu olarak ortaya çıkarken, Amerika Birleşik Devletlerinin 21. asırda dünyanın tanımlayıcı eforu rolünü gözeteceğine inanıyorum.” ifadelerini kullandı. “Çin’in yükselişi Pekin’i izole etmeyi ya da işbirliğini yasaklamayı gerektirmiyor. Ancak Çin’in artan eforu, onun Asya ve ötesinde hegemonya iddialarını da haklı çıkarmaz.” değerlendirmesinde bulunan Scholz, Çin’e müteveccih ılımlı siyasetini korundu. Scholz, Çin ile ilişkileri karşılıklı çıkar mevzularında geliştirmenin lüzumluluğunu vurgulayarak, “Kısa bir müddet evvel Pekin’e yaptığım ziyaret sırasında, BM Şartı’nda yer aldığı biçimiyle kaidelere dayalı beynelmilel kumpasa ve sarih ve adaletli ticarete olan güçlü yardımımı ifade ettim. Pekin’de ayrıca Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı’nda artan güvensizlikle alakalı kaygılarımı dile getirdim ve Çin’in insan hakları ve fertsel hürlükler konusunuki yaklaşımını denetledim.” değerlendirmesinde bulundu. Scholz, Almanya’nın jeopolitik güçlüklerin üstesinden gelmek için Batılı ortaklarıyla dayanışma içinde olacağını ve küresel meselelere “çok taraflı çözümler” bulunmasını korunmaya devam edeceğini aktardı. “Almanya ve AB, Amerika Birleşik Devletleri, G7 ve NATO’daki ortaklarıyla sarih cemiyetlerimizi gözetmeli, demokratik kıymetlerimizi korunmalı, ittifaklarımızı ve ortaklıklarımızı kuvvetlendirmeliyiz.” nasihatinde bulunan Scholz, dünyanın yine rakip bloklar arasında parçalanmasını yasaklamak için de mücadelelerin sürdürülmesi, bu güzergahta yeni ortaklıklar geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Resim: Anadolu Ajansı