Rekabet Heyeti Başkanı Küle: Kartel yapılanması gördükRekabet Heyeti Başkanı Birol Küle, fahiş maliyet çoğalışı sebebiyle 13 girişime 878 milyon TL yönetimsel para cezası uygulanan soruşturmada, ‘topla-dağıt karteli’ dedikleri tipte kartel yapılanmasıyla karşılaştıklarını söyledi. Küle, “Yüksek hisseye sahip tedarikçiler ile yeniden yüksek hisseye sahip perakende firmalarının mevcut ticari ilişkilerini kullanarak refah dağılımını nasıl bozdukları, yapay maliyet çoğalışları ile moral de dahil cemiyetsel hakı nasıl yıkım ettikleri, yoğunlaşmanın olduğu piyasalarda rekabet ihlallerinin kolaylaştığı, kritik yarıyıllarda özellikle alt pazardaki darboğazın harcayıcılar üzerindeki baskısını artırdığı görüldü” dedi.Rekabet Heyeti’nca, fahiş maliyet çoğalışı iddiasıyla haklarında soruşturma yürüttüğü yiyecek üreticisi ve tedarikçisi 13 girişime toplam 878 milyon TL yönetimsel para cezası verildi. Soruşturma kapsamındaki tedarikçilerin 5 zincir market arasında maliyet çoğalışlarına müteveccih koordinasyonu sağlayarak, marketlerin raf maliyetlerini tanımlamaya müteveccih kartel oluşturduğu tespit edildi. Bazı girişimlerin marketlerdeki raf maliyetlerini doğrudan tanımlamak suretiyle de Rekabet Kanunu’nu ihlal ettikleri neticesine erişildi. Bu kapsamda 13 girişim hakkında, dolaylı olarak marketlerdeki raf maliyetlerinin çoğalmasına neden olabilecek rekabet ihlali cinslerinden olan ‘kartel’ veya ‘yine satış’ maliyetinin tespiti nedeniyle toplamda 878 milyon TL yönetimsel para cezası verildi.‘TOPLA-DAĞIT KARTELİ’Nİ GÖRDÜK’Rekabet Heyeti Başkanı Birol Küle, soruşturmaya ve uygulanan cezaya ait değerlendirmede bulundu. Küle, söz mevzusu soruşturmanın marketlere 2,7 milyar liralık ceza kesilen ilk soruşturmadan ayrışan tarafları olduğu kadar eş güzergahları olduğunu da kaydoldu. Küle, iki dosyanın en ehemmiyetli ortak güzergahının, yiyecek ve hijyen mahsulleri olmak üzere süratli tüketim mahsullerine müteveccih tahlil, şikayet, araştırma ve gözlemlerin mahsulü kaliteyi taşıması olduğunu belirtti. Küle, “Yapılan yerinde tahlil ve tahliller bizleri ne yazık ki hem alt pazar olan organize perakende ve özellikle büyük milli süpermarket zincirlerin hem de üst pazarda ehemmiyetli markaları hakimiyet eden ekonomik ünitelerin dahil olduğu birbirine paralel kartel yapılanmalarına götürdü” dedi.Küle, ilk dosyada 5 büyük milli zincir marketin hem kendi aralarında koordine ettikleri hem de üst pazardaki bir tedarikçinin koordinasyona dahil olduğu iki taraflı bir kartel yapılanmasının söz mevzusu olduğunu belirterek “İkinci dosyamızda bu yapıyı genişleterek bitiren 13 ayrı ‘topla-dağıt karteli’ dediğimiz tipte kartel yapılanması daha olduğunu gördük” diye konuştu.‘CEMİYETSEL HAKI TAPRİP ETTİKLERİ GÖRÜLDÜ’Küle, ‘aynı eylemin iki defa cezalandırılmaması’ istikametindeki hukuk prensibi gereği ilk dosyada toplam ciroları üzerinden ceza uygulanan alt pazardaki zincirlerin, ‘topla-dağıt kartel’ yapılanmasının oyuncuları olmalarına karşın bu dosyada tekerrür ceza almadıklarını kaydoldu. Küle, “Bununla beraber, ikinci dosyamızla ne yazık ki sektördeki bazı ehemmiyetli asılları bir defa daha ve güçlü bir biçimde görmüş olduk. Yüksek hisseye sahip tedarikçiler ile yeniden yüksek hisseye sahip perakende firmalarının mevcut ticari ilişkilerini kullanarak refah dağılımını nasıl bozdukları, yapay maliyet çoğalışları ile moral de dahil cemiyetsel hakı nasıl yıkım ettikleri, yoğunlaşmanın olduğu piyasalarda rekabet ihlallerinin kolaylaştığı, kritik yarıyıllarda özellikle alt pazardaki darboğazın harcayıcılar üzerindeki baskısını artırdığı görüldü. Hükümetin her türlü teşvik ve iktisadi dayanaklarına karşın kar feragati ve sürdürülebilir yatırım yerine fazla karlılık odaklı çalıştıkları, Fransa misalindeki gibi belirli yarıyıllarda maliyetleri dondurabilecekken bu cins dayanışma ruhundan uzak kaldıkları, kısa, orta ve uzun vadede harcayıcının hep dezavantajlı olduğu ortaya çıktı. Tüm bu gözlemler organize pazardaki bu yoğunlaşmanın kesinlikle giderilmesi gerektiğine işaret etmektedir” ifadelerini kullandı.‘DİKEY TİCARİ İLİŞKİLERDEN FAYDALANIYORLAR’Küle, ‘topla-dağıt karteli’nin banalden en ehemmiyetli farkının, oyuncuların dikey ticari ilişkilerden yararlanarak koordine olmaları ve bu biçimde rekabetçi seviyenin üstündeki maliyetlerde uyuşup bunu sürdürebilmesi olduğunu belirtti. Küle, kartellerin uzun müddet istikrarlı kalabilmesi için rakiplerin birbirini fazla maliyetlere direnmeden izleyebilmeleri ve maliyet kırarak satışlarını artırmak isteyen, başka bir deyişle karteli bozan azalarına yaptırım uygulayabilmesi gerektiğini dile getirdi. Küle, “Bunu en az maliyetle yapabilmelerinin bir yolu da rutin ticari ilişkileri ve irtibatları bulunan bir ‘hub’ı kullanmaktır. Eğer hem ‘hub’ hem de ‘spoke’lar karteli kendi yararlarına görürse dikey ilişkileri kullanarak genel maliyetlerin tüm piyasada yüksek kalmasını sağlama bağlayacaklardır. Başka Bir Deyişle ‘hub and spoke’ dediğimiz kartel tipini sürdürmek, standart bir karteli sürdürmekten daha kolay ve aktif oluyor” dedi.‘AZ RAKAMDA OYUNCULU YAPIDA HARCAYICI KAYBEDİYOR’Küle, bu kartel tipini dünya misallerine paralel biçimde Türkiye’de de görmüş olduklarını belirtti. Küle, zincir marketlerden ilk 5’inin toplam takribî yüzde 85 pazar hissesine sahip olduğunu belirterek, “Her ne kadar ölçek ve kapsam ekonomileri bir dereceye kadar aktiflik yaratıcı olsa da fazla yoğunlaşma ve marketlerin sihrime spiralinin yiyecek-tüketim mahsulleri zincirine olan negatif yansımaları belirli bir noktadan sonra ağır basmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda, piyasadaki her yüzde 1 yoğunlaşmanın yüzde 0,2 maliyet çoğalışına neden olduğu belirtisi ortadadır. Bu zincirler mağaza rakamlarının binlerle ifade edilmesi ve ülkemizin tamamına dağılmalarının yanında alımlarını ve kararlarını çok büyük ölçeğe dayalı olarak merkezi yapıyorlar. Bu da üst pazarlar ne kadar rekabetçi olursa olsun alt pazara gelindiğinde çok ciddi bir akdikeni ve pazarlık eforu demek. Rekabetin olduğu etrafta bu zincirlerin toptan seviyede maliyet kırması ve bunu da harcayıcıya yansıtmaları beklenir; ancak ne yazık ki az rakamda oyunculu bu yapıda dosyalarımız bu darboğazın harcayıcının kaybettiği bir yapı haline gelmiş olduğunu net bir biçimde ispatladı. 5 grup, asimetrik maliyetleme değer zincirinde değer-maliyet ilişkisinin zincirlerin avantajına olması ve değer zincirindeki asimetrik tehlike paylaşımı sayesinde neredeyse sıfır tehlikeyle karını maksimize ederken özellikle ufak ölçekli tedarikçilerin çok düşük marjla çalışmak zorunda kaldığı görüldü” dedi.‘TEHLİKE HEP HARCAYICIDA KALMIŞ OLUYOR’Özellikle tarım piyasalarında dikey zincirde büyük marketler tarafından pazar gücünün kullanılmasının hem çiftçinin bağımsızlığını tamamladığını hem de ciddi refah yarattığını belirten Küle, “Bunun neticeyi olarak ekonomilerdeki şokların tesiri tamamen çiftçiler ve ufak ölçekli oyuncular üzerinde kalmaktadır. Sorunun bir başka ebadı da büyük zincirlerin üst pazardaki tedarikçilerden daha ergonomik şartlarda alım yapabilmesi karşısında tedarikçilerin bu kaybı dengelemek emeliyle geriye kalan marketlere/esnafa daha yüksek maliyetlerden satmak, daha kısa vadeli satmak gidişatında kalması. Bu gidişat yerel marketler ve ufak esnaf için sürdürülebilir olmaktan çok uzaktır. Bu tablo ayrıca büyük zincirlerin rakiplerinin maliyetlerini de artırıyor. Gördüğünüz gibi tehlike hep ufaklarda ya da harcayıcıda kalmış oluyor. İşte tüm bu nedenlerle organize pazarda yoğunlaşmanın ve alt pazarda dar boğazın nedeni olan oyuncuların mevcut vaziyetlerinin rekabetçi bir piyasanın oluşmasına mani olduğu ve kesinlikle dikkatli bir biçimde tertip edilmesi gerekmektedir. Burada asimetrik bir tertip etmeyle 5 büyük zincir marketin dikey ticari ilişkilerinin ve entegrasyonunun kesinlikle alt ve üst pazarlardaki rekabet evhamlarını giderecek biçimde yine düşünülmesi gerekiyor” diye kaydoldu. DHA